Yükseköğrenim ve İstihdam İlişkisi, Diploma Enflasyonu

Öğretmenlik mesleğini icra ettiğim on beş yılı aşkın sürenin büyük kısmında liselerde öğrencilerle vakit geçirmiş bir eğitimci olarak deneyimlerim ve gözlemlerim ışığında bazı sorular ve bu sorulara nasıl cevap verilme(me)li üzerinde duracağım. Lise düzeyinde öğrenimlerine devam eden ve özellikle akademik lise türündeki liselerde (Fen, Anadolu, Sosyal Bilimler) okuyan genç bireylerin pek çoğunun aklındaki sorular “Hangi üniversite, hangi bölüm?”, “Bu bölümden mezun olursam iş bulabilir miyim?”, “Yurtdışında öğrenim görme ve çalışma şansım var mı?”. Liseli gençler bu ve benzeri sorulara cevaplar ararken çevrelerinden duydukları ya da güvenilir, sözüne itibar edilir buldukları yakınlarının telkinleriyle hareket ediyor. Dönemin şartlarına göre bazı bölümlerin tercih edilirliği yükselirken değişen şartlarla bir sonraki yılda aynı bölümlerin popülaritesi düşebiliyor. Söz konusu durum hangi üniversite sorusuna yanıt arayışında ise daha az değişen cevaplar verildiğini -en azından kendi gözlemim bu yönde- söylemek mümkün. Bölüm ve üniversitelerin yıllar içerisindeki tercih edilirliği ile ilgili olarak başta rehber öğretmenler olmak üzere tüm eğitimcilerin ve öğrencilerin başvurduğu birincil kaynak olan YÖK Atlas incelendiğinde yıllara göre tercih değişimleri görülebiliyor.

Durumu biraz daha geniş bir perspektiften değerlendirmek istediğimizde diğer türdeki ortaöğretim kurumlarını ve bu kurumlarda eğitimlerine devam eden gençlerimizi de kapsayacak bir analiz yazımızın başlığını daha da anlamlı hâle getirecektir. Ortaöğretim kurumlarını -liseleri- Millî Eğitim Bakanlığı ‘Genel Ortaöğretim’ ve ‘Mesleki Teknik Ortaöğretim’ kurumları olmak üzere iki ana başlıkta gruplandırmıştır. 2019/20 Öğretim yılında okul çağındaki gençlerin %48,73’ü Genel Ortaöğretim kurumlarında (Anadolu Liseleri, Fen Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri, Güzel Sanatlar Liseleri, Spor Liseleri ve Özel Liseler), %36,28’i Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarında (Anadolu İmam Hatip Liseleri, Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri, Mesleki Eğitim Merkezleri, Özel Eğitim Meslek Liseleri ve Özel Meslek Liseleri) öğrenimlerine devam etmiştir. 1 Lise sonrası yükseköğrenime devam etmek isteyen gençlerin üniversite sınavında lise mezuniyet puanları hesaba katılarak bir yerleştirme puanı hesaplanır. Ortaöğretim Başarı Puanı denen bu puanın hesaplama yöntemi 2009 yılındaki değişiklikten bu yana her türdeki lise mezunu için aynı şekilde hesaplandığından (katsayı uygulamasının kaldırılması) üniversite yarışında her öğrenci için şartlar eşittir. Bu bakımdan lise türü fark etmeksizin yüksek öğretim kurumları sınava giren her öğrenci birbirleri ile rakiptir.

Lise sonrasında öğrenimlerine devam etmek isteyen öğrencilerin tercih edebilecekleri programlar ikiye ayrılıyor:2

Önlisans: Ortaöğretime dayalı dört yarı yılı kapsayan ve ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan yani lisans öğretiminin ilk kademesini oluşturan bir yükseköğretimdir.

Lisans: Ortaöğretime dayalı en az sekiz yarı yıllık (4 yıl) programı kapsayan bir yükseköğretimdir. Lisans düzeyinde örgün, açık ve dışarıdan (ekstern) eğitim verilmektedir. Bu eğitim türleri aşağıda tanımlanmıştır.

Lise sonrasında yüksek öğrenimine devam eden öğrenci sayısı ile ilgili Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından yayımlanan istatistikler ve kurum sayısı 3:

  • Ön Lisans öğrenci sayısı: 3.002.964
  • Lisans öğrenci sayısı: 4.538.926
  • Yükseköğretim kurumlarının sayısı (yılı): 207 (2019), 171 (2011), 77 (2004)

Nüfusunun yaklaşık olarak %10’luk bir kısmı yükseköğretim öğrencisi olan Türkiye bu oranla birçok ülkeden ayrılıyor. Bazı ülkeler ve yükseköğretim öğrenci sayıları:

Almanya: 3.127.927 (2018), İtalya: 1.885.990 (2018), Japonya: 3.861.847 (2018) 4

Ülkemizde yükseköğretim kurumu ve bu kurumlarda öğrenim gören öğrenci sayısındaki dramatik artışın ardından yükseköğretim mezunu genç bireylerin iş gücü piyasasına katılımını değerlendirelim. Yükseköğrenime katılımdaki artışın istihdamdaki karşılığı ne oldu?

YIL İşsizlik Yapısı: Lise ve dengi meslek mezunu işsiz, toplam, (%) İşsizlik Yapısı: Yükseköğretim mezunu işsiz, toplam, (%)
2000 10,6 7
2001 13,3 7,8
2002 14,7 11,1
2003 12,8 11,1
2004 15,2 12,2
2005 13,8 10
2006 11,1 8,1
2007 11,1 8,5
2008 11,4 9,2
2009 15,2 10,8
2010 13,1 9,8
2011 10,7 9,4
2012 9,6 8,9
2013 10,2 9,3
2014 11,3 10,6
2015 11,3 11
2016 12,5 12
2017 12,6 12,7
2018 12,2 12,4
2019 15,7 13,7
Tablo: İşsizlik Yapısının Lise ve Dengi Mezunu Olma / Yükseköğretim Mezunu Olma Durumuna Göre % Oranı 5

 

Yukarıdaki tablo soruya cevap verirken bize rehberlik edecek. Burada bir kavramdan bahsetmek gerekiyor: Diploma Enflasyonu. Diplomalı İşsizlik tabirini çağrıştıran bu ifade reel ekonominin büyümesine oranla daha yüksek bir hızda açılan üniversitelerin ve bu üniversitelerden mezun olan öğrencilerin sayısındaki hızlı artışın sonucu olarak diplomanın değerini yitirmesi olarak tanımlanabilir. Diplomaya sahip pek çok kişinin bulunması sebebiyle genç mezunlar beklentilerinden daha düşük ücretlerle, daha alt seviyedeki pozisyonlarda çalışmak durumunda kalmakta ya da iş bulmakta sorun yaşayabilmektedir.

Bu durumu örnekle gösterebiliriz. 31 Aralık 2020 itibari ile barolara kayıtlı avukatların sayısı 143.330 6 iken üniversite sayısındaki artış ve fakültelerin artan kontenjanlarının sonucunda hukuk fakültelerinde öğrenimlerine devam eden öğrenci sayısı 82.203 olarak gerçekleşmiştir.7 Hukuk fakültesi mezunlarının büyük bir kısmının avukatlık mesleğini icra edeceğini varsayarsak hukuk fakültesi mezunu sayısındaki hızlı artışın beraberinde avukat sayısında hızlı bir artış, avukatlık mesleğini icra edenlerin ortalama gelirinde bir düşüş yaşanacağını tahmin edebiliriz.

Bu noktada yükseköğretim konusunda istihdama yönelik bir planlama eksikliğinden söz edilebilir. Ülkenin değişen ekonomik, sosyal dinamiklerine ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli alanlarda yetişmiş iş gücüne gereksinim artarken bazı iş kollarında istihdamın azalacağı öngörülebiliyor. Bu durum pek çok öğrencinin öğrenim gördüğü alanda ve/ya beklentilerini karşılayacak ücretlerle iş hayatına atılmasını güçleştiriyor.

Gençler, Ne Yapmalısınız?

Sayılar bize gösteriyor ki birkaç nesil öncesine kadar “iş garantisi” olarak kabul edilen diplomalar zamanla değerini yitirmiş, üniversite mezunu olmak diploma enflasyonu ile birlikte iş garantisi olmaktan çıkmıştır. Lise öğrenimlerine devam eden gençlerin, önceki nesillerin kendi dönemleri için geçerli olan tavsiyelerini almak yerine; değişen zamanın şartlarına uygun olarak günün parametreleri ile kariyer planlamalarını yapmaları gerekiyor. “Hangi üniversite?”, “Hangi bölüm?” gibi sorular yerini “Gelecek neler getirecek?”, “Dinamik iş dünyası çalışanlardan hangi becerileri talep ediyor?” sorularına bırakmalıdır. Gençler bu sorulara yanıt ararken kendilerini tanımalı, potansiyellerini bilmelidir. Bu değerlendirmelerin sonucunda bir lisans programı yerine önlisans programı da tercih edilebilir. Bilgiye erişimin bilişim araçları ile kolaylaşması, mesleki bilgiyi yükseköğretim döneminde, sadece hocalardan alınan bir olgu olmaktan çıkarmıştır. Gençler öğrencilik hayatları boyunca ve hatta okul sonrası iş hayatına atıldıkları dönemde yaptıkları bireysel çalışmalar ile sürekli olarak becerilerini geliştirmelidir. Bir kurumda belli bir süreci tamamlamanın kanıtı olan diploma yerine becerilerin öne çıktığı bir dönemde kişinin kendisine yapacağı yatırımların uzun vadede daha da değer kazanacağı açıktır. Gençler yükseköğrenimi beklemeden orta okul ve lise yıllarında beceri geliştirmeye yönelik çalışmalara başlamalıdır. Ancak bu şekilde kalabalığın içerisinden ayrışarak öne çıkılabilir. Yazının sonunda gençlere ve ebeveynlerine “21. Yüzyıl Yetkinlikleri”ni araştırmalarını öneririm.

 

 

M. ALİ SADE KİMDİR?

1981 İstanbul doğumlu olan M. Ali Sade, Avcılar Teknik Lisesi – Bilgisayar bölümünden sonra Boğaziçi Üniversitesi – Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği bölümünden 2005’te mezun olmuştur. İstanbul ve İzmir’de çeşitli okullarda öğretmenlik yapmış, Haydarpaşa Lisesinde 2015-2020 arası müdür yardımcılığı görevinde bulunmuştur.
“Ülkenin sürdürülebilir kalkınması, ancak ve ancak nitelikli bir eğitimle sağlanabilir.”

[1] Millî Eğitim İstatistikleri 2019-20: https://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2020_09/04144812_meb_istatistikleri_orgun_egitim_2019_2020.pdf

[2] Yükseköğretim İle İlgili Temel Bilgiler: https://www.osym.gov.tr/TR,1371/tanimlar.html

[3] 2019-2020 Yükseköğretim İstatistikleri: https://istatistik.yok.gov.tr/

[4] UNESCO: http://data.uis.unesco.org/

[5] TÜİK Uluslararası Seçilmiş Göstergeler: https://biruni.tuik.gov.tr/secilmisgostergeler/degiskenlerUzerindenSorgula.do#

[6] Türkiye Barolar Birliği: https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/2020-avukat-sayilari-31122020-81572

[7] YÖK İstatistik, 2019-2020 Eğitim Birimlerine Göre Öğrenci ve Öğretim Elemanları Sayıları

Bu web sayfasında yer alan tüm içerikler Kariyer Takibi ekibi tarafından oluşturulmuştur. İzin alınmaksızın değiştirilemez, çoğaltılamaz, yayımlanamaz, dağıtılamaz, umuma iletilemez, başka bir lisana çevrilemez.

Yükseköğrenim ve İstihdam İlişkisi, Diploma Enflasyonu” için 1 yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir